FIKRALAR...

*İZİN VERMİYOR

KÜÇÜK ALİ KOMŞUSUNUN ZİLİNİ ÇALDI.KAPIYA ÇIKAN HANIMA:"TEYZECİĞİM MAKASINIZI VERİR MİSİNİZ?"DEDİ"OLUR VEREYİM.SİZİNKİ KAYBOLDU HERHALDE.""HAYIR KAYBOLMADI.ANCAK,ANNEM BİZİM MAKASLA TEL KESMEME İZİN VERMİYOR.

ARABA TESTİ

Türk araba üreticileri Japonyaya fabrıkaları gezmeye gıdıyorlar,japonlar bı kedıyı alıp arabanın ıcıne koyuyor ve kapıyı kapatıyorlar, bunun uzerıne turk uretıcıler sorarlar ne ıcın yaptınız bunu, japonlar - sabah gelıp baktıgımızda kedı olmusse araba hava ve su almıyo demektır. bızımkıler donduklerınde bı kedıyı alıp arabanın ıcıne koyarlar ,sabah gelıp bakarlar ne gorsunler - kedi yok kacmıssssss..!!!

UNUTKANLIK

Bir bilim adaminin deney raporlarindan:
1. gun : Fare uzun sure labirentin icinde dolandi ama peyniri
bulamadi. Icguduleri zayif.
3. gun : Negatif. Sadece labirenti degil, odanin hemen her
yerini aradi; tum dolaplari, cekmeceleri, kavanozlari
karistirdi. Hatta bir tablonun arkasina ve ceplerime bile bakti.
Bu fare tam bir salak.
7. gun : En ufak bir ilerleme yok. Artik arama istegini bile
kaybetti, telefonla kosedeki bufeden iki karisik tost, bir ayran
istemis. Zekadan boylesine yoksun olusu deneylerimde yol almami onluyor.
18. gun : Zamanla becerilerini gelistirmesi lazimdi,ama sifir!
Bursa'dan aradi, 'kaygilanmamami, peyniri bulacagini' soyledi.
Ona gittikce peynirden uzaklastigini anlatmaya calistim, ama
dinlemedi. Ciddi zeka problemi!
74. gun : Umutsuzluga kapiliyorum; fare, henuz bir zeka
belirtisi gosteremedi. En son Tibet'ten aradi, hayatin anlami
gibisinden birsey buldugunu soyledi. Ama peyniri bulamamis ve
artik umrunda da degilmis. Aptal hayvan! Hayallerimden ve
kariyerimden geriye kuflu peynirler kaldi.
93. GUN : LABIRENTIN ICINE KOYMAYI UNUTTUGUM ICIN FARENIN
PEYNIRI BULAMADIGINI FARKETTIM
 

SİVRİ ZEKALILAR

iki sivri zeka bir araya gelir ve bir yarışma düzenlemeye karar verirler,yarışmayı akıl eden hemen yarışmayı ve koşulları anlatmak için atılır,'birbirimize her türlü konudan sorular sorucağız,ben bildiğim her soru başına elli milyon alacağım sen bildiğin taktirde ben sana beş yüz milyon vereceğim der.diğer sivri zeka düşünür ve 'peki' der ve ilk sorusunu sorar yarışmayı akıl eden doğru cevabı verir ve elli milyonu alır,diğeri bir daha sorar onu da bilir,bir daha,bidaha...en sonunda uzun bir süre düşündükten sonra bir daha sormaya karar verir ve 'altı bacaklı amuda kalkarak yürüyen hayvanın hangisidir?' der,adam ilk önce dumur bir şekilde soruyu tam olarak anlamaya çalışır,daha sonra uzun bi süre düşündükten sonra en sonunda pes eder ve 'bilemedim' al beş yüz milyonunu der,adam beş yüz milyonu alır,tam o esnada soruyu bilemeyen tekrar atılır 'yahu çok merak ettim cevap neydi?','bende bilmiyorum al elli milyonunu'

ARABA

Bir hafta sonu, bir makine mühendisi,
bir elektronik mühendisi ve bir bilgisayar
mühendisi üç arkadaş arabayla, dağ
evine pikniğe gitmek isterler.
Giderlerken ıssız bir yerde arabaları
bozulur. Hepsi de bunun nedeni hakkında
kendi mesleki tecrübelerini de katarak
yorum yapmaya başlarlar. Makine mühendisi:
bunun mutlaka mekanik bir arızası vardır.
der. elektronik mühendisi: yok yok bunun
ateşlemesinde bir problem var, bujilerini
temizleyelim. der. bilgisayar mühendisi
ise şöyle konuşur:
çıkıp bir daha girelim belki düzelir !!!

SAĞIR

BİR BİLİM ADAMI ÇEKİRGELER ÜZERİNDE ARAŞTIRMA YAPIYORMUŞ ÇEKİRGENİN 1'İNCİ AYAĞINI KOPARMIŞ ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ ÇEKİRGE ZIPLAMIŞ RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 1'İNCİ AYAĞINI KOPARDIM ÇEKİRGEYE ZIPLA DEDİM ÇEKİRGE ZIPLADI.ÇEKİRGENİN 2 VE 3'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARMIŞ ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ ÇEKİRGE YİNE ZIPLAMIŞ RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 2 VE 3'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARDIM ÇEKİRGE YİNE ZIPLADI.DİYE YAZMIŞ. BİLİM ADAMI ÇEKİRGENİN 4'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARMIŞ ÇEKİRGEYE ZIPLA DEMİŞ ÇEKİRGE ZIPLAMAMIIŞ.RAPORUNDA ÇEKİRGENİN 4'ÜNCÜ AYAĞINI KOPARDIM ÇEKİRGEYE ZIPLA DEDİM ÇEKİRGE SAĞIR OLDU.

TEZ DANIŞMANI

Bay Tilki bir gün ormanda dolaşırken Bay Tavşan'a rastladı. Bay Tavşan bir şeyler yazmakla meşguldü.
- Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsunuz?
- Doktora tezimin 1. bölümünü yazıyorum.
- 1. bölümde teziniz ne?
- Tavşanlar tilkileri nasıl parçalar?
- Yapmayın! Bu hiç de doğru değil. Bu bir bilim adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış.
- Yaa..! Öyle mi? dedi Bay Tavşan, 'Peki, gel de deneysel kanıtı gör öyleyse.'
Bay Tavşan önde Bay Tilki arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.

Bir zaman geçti. Bay Kurt'un yolu Bay Tavşan'ın bulunduğu yere düştü. Bay Kurt sordu:
- Kolay gelsin, Bay Tavşan. Ne yazıyorsunuz?
- Doktora tezimin 2. bölümünü yazıyorum.
- 2. bölümde teziniz ne?
- Tavşanlar kurtları nasıl parçalar?
- Yapmayın! Bu doğru değil. Bu bir bilim adamına yakışmayacak ciddiyetsizlik. Teziniz kökten yanlış.
- Yaa..! dedi Bay Tavşan,'Gel de sana deneysel kanıt göstereyim.'
Bay Tavşan önde Bay Kurt arkada çalılığın arkasına doğru ilerlediler. Bir süre sonra Bay Tavşan yüzünde gülümsemeyle çalılıktan çıkıp geldi ve yerine oturarak yazmaya devam etti.

Biz de neler olduğunu merak ettik, tabii. Çalılığın arkasına dolanıp baktık ki Majesteleri Aslan, Ormanın Kralı, haşmetle oturuyor ve etrafında parçalanmış kurt ve tilki.

Kıssadan Hisse:
Tezinizin ne olduğu hiç önemli değildir; önemli olan tez danışmanınızın kim olduğudur.

PROFESÖR VE İŞ ADAMI

Adamın biri balona binmiş ve uçarken yolunu kaybedip bilmediği bir yerde
bir çayıra doğru sürüklenmiş. Balonun aşağıda çok yaklaştığı bir sırada
aşağıda birini görmüş ve sormuş:

- Kayboldum, nerede olduğu söyleyebilir misiniz?

- Bir çayırın üzerinde uçmakta olan bir balonun içinde şu kadar
yüksektesin!

Balondaki şahıs bu cevap üzerine:

- Siz profesör olmalısınız.
- Evet, nereden anladınız?
- Söylediğiniz her şey %100 doğru fakat verdiğiniz bilgiler hiç bir işe
yaramıyor.

Bunun üzerine aşağıdaki adam, yukarıya seslenir:
- Siz de işadamı olmalısınız.
- Evet, siz bunu nereden anladınız?
- Birincisi, kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gitmek
istediğinizi, amacınızı bilmiyorum ve tamamen kaybolmuş durumdasınız,
buna rağmen size yardımcı olmamı bekliyorsunuz. İkinci olarak da,
benimle karşılaşmadan önce hangi durum ve pozisyonda idiyseniz şimdide
aynı yerdesiniz buna rağmen beni suçluyorsunuz.
 

SANDIKLARIN SAYISI

Bir matematik dersi sırasında okutman aniden duraksayıp önündeki masaya bir süre dikkatle bakar. Sonra öğrencilerine dönüp 6 küme kağıt getirdiğini sandığını fakat ne şekilde sayarsa saysın masada sadece 5 küme olduğunu söyler. Bir süre daha sessiz kalıp sonra da şu hikayeyi anlatır:
'``Gençken Polonya'da büyük matematikçi Waclaw Sierpinski ile tanışmıştım. O zamanlarda bile oldukça yaşlı ve unutkandı. Bir seferinde herhangi bir nedenle yeni bir eve taşınmaları gerekmişti. Karısı matematikçinin hafızasına fazla güvenmedıgı ıçın, bütün eşyaları ile birlikte sokağa çıktıklarında şöyle demiş:
- Şimdi ben taksi çağırmaya gideceğim, bu arada sen de 10 sandığımızın başında bekle.
Karısı gitmiş ve matematikçiyi hafifçe dalmış, kendi kendine mırıldanır halde bırakmış. Birkaç dakika sonra karısı taksiyle birlikte döndüğünde, Bay Sierpinski (belki de gözünde küçük bir pırıldamayla) demiş ki:
- On sandığımız olduğunu söylemıştın ama ben sadece 9 tane saydım.
- Hayır, ON tane var!
- Hayır, say bak: 0,1,2,... '

YETERLİ UZAKLIK

Bir mühendis ve bir matematikçiye belli bir uzaklıkta durmakta olan güzel kıza her seferinde yolun kalan kısmının yarısını yürüyerek ulaşıp ulaşamayacaklarını sorarlar.
Matematikçi bir süre düşündükten sonra bunun çözümü olmadığını sonsuza dek yürümesi gerektiğini söyler.
Mühendis, kurala göre yürümeye başlar. Kızla yüz yüze gelecek uzaklığa vardığında ``yeterli yakınlığa ulaştık' diyerek genç kızı koluna takıp uzaklaşır.

LOG ŞERBETİ

Tufan bitince, Nuh'un gemisi Ağrı dağının tepesinde karaya oturur. Peygamber gemisindeki hayvanları salar ve ``Gidin, çarpım halinde çoğalın' der. Bir yıl kadar sonra hayvanların ne durumda olduğunu merak eden Nuh Peygamber teftişe çıkar. Bütün hayvanlar çoğalmaktadırlar, fakat hala bir çift yılan vardır, yeryüzünde. Merak eden Nuh yılan çiftine ``Nedir sorununuz? Benden bir isteğiniz var mı?' der. Yılanlar dertlerinin ``loğusa şerbeti'' olduğunu söylerler ve loğusa'dan Amerika'nın çıkarılmasını dilerler. Peygamber gerekli emirleri verir ve gider. Aylar sonra Nuh yılanları tekrar ziyaret etmek ister. Bu sefer onları neşe içinde ve yüzlercesini bir arada bulur. Peygamber sevindiği kadar meraklanır da. Yılanlara bu değişikliğin ``loğusa' ile alakasını sorar. Baş yılan durumu şöyle açıklar: ``Biz, yılanlar, toplanangillerdeniz; (emriniz gereği) çarpılabilmek için ``log'a ihtiyacımız vardı.'
 

İKİ KERE İKİ

Dünyanın en büyük zekalarının oluşturduğu bir topluluğa şu soru sorulur:
``2*2 nedir?'
Mühendis iyice eskimiş sürgülü hesap cetvelini çıkarır, şöyle bir sallar ve sonuçta ``3.99' diye ilan eder.
Fizikçi teknik notlarını karıştırır, problemi bilgisayarında kurar ve ``yanıt 3.98 ile 4.02 arasındadır' der.
Matematikçi dünyadan uzak, bir süre huşu içinde düşüncelere dalar, sonra da ``yanıtın ne olduğunu bilmiyorum ama bir yanıtın varlığını kesinlikle söyleyebilirim' der.
Filozof: ``Evet ama, 2*2 ile ne demek istiyorsunuz?'
Mantıkçı: ``Lütfen 2*2'yi daha detaylı tanımlayınız.'
Muhasebeci, bütün kapı ve pencereleri kapatıp, dikkatlice çevresini kolaçan ettikten sonra 'SİZ yanıtın ne olmasini isterdiniz?' diye sorar


KAÇ KİŞİ

Bir matematikci, bir biyolog, ve bir fizikci sokak kahvesinde oturmuslar yolun karsi tarafinda ki binaya girip cikanlari gozluyorlarmis.

Once binaya iki kisinin girdigini gormusler. Bir sure gecmis uc kisinin binadan ciktigini gormusler.

Fizikci : ' Olcme hassas degildi' Biyolog : ' Uremislerdir' Matematikci : ' Simdi iceri bir kisi daha girerse bina tam olarak bos ola caktir.'