* Okulda başarı..................................Esra Ergül
* Gençlere öğütler..........Ord.Prof.Dr.Ali Fuat Başgil
* Verimli ders çalışma metotları
*Beynin sırları...................... Doc.Dr Sefa Saygılı
*kendinizi keşfedin......Eğitim&Bilim
OKULDA BASARI Yukarı Başarı;bir işi eksiksiz yapma,olarak sözlükte açıklanıyor.Başarı duygusunu tadan kişi bu haz veren duyguyu sürekli yaşamak için çaba sarf etmeye başlıyor. Okulda başarı,öğrencinin veya grubun belirli zaman dilimi içerisinde öğretilmek istenen bilgi ve becerileri edinebilmesidir.Başarının oluşmasında etki eden faktörler nelerdir? Kalıtımsal yapımız başarımızı etkiliyor.Örneğin,gelişim geriliği ve zeka geriliği olan çocuklarda yabancı dil öğrenimi beklenmiyor.Özel yeteneği olan bir çocuk bile olsa gerekli eğitim ve öğretimden geçmezse,var olan yeteneğini açığa çıkaramıyor ve başarı kazanamıyor. Küçük yaşlardan itibaren zihni becerileri beslenmeyen çocuklar,genel bilgi,küçük kas gelişimleri,fikirlerini söze aktarma yeteneği,matematik muhakeme yeteneği,plan yapma,soyut düşünme yeteneklerini kapasitelerince kullanmayı başaramıyorlar.Bu da okulda başarısızlığı getiriyor. Biz Türk anneleri küçük çocuklara sorumluluk vermeyi bilmiyoruz.Oysa çocuğun İbn-i Sina'nın dediği gibi"...erken eğitimle alışkanlık ve tutumlar kişiliğe yerleşir." Sorumluluk alan çocuk,zihnini kullanmayı daha kolay öğreniyor. Gelişmiş ülkelerde çocuğun bazı becerileri yaşlarından daha kolay kavraması amacıyla doğumdan önce anne eğitime alınıyor.Doğumdan sonraki yıllarda çocuğun becerileri aile ilgisiyle destekleniyor. Başarı performansı ekonomik olanaklarla da ilgili.Yeterli araç gereci olmayan,iyi beslenemeyen,okula aç giden çocuktan başarı beklenebilir mi?Oysa okul çağındaki çocukların kemikleri sertleşmeye devam ettiğinden kalsiyum ve fosfora ihtiyaçları vardır.Patates,bakla,nohut,peynir,süt,yumurta,domates,mercimek,havuç çocuğa bol bol yedirilmelidir.Kendine güven,başarı için itici güçtür. Her yaptığı işte fazlaca yardım alan ya da sürekli eleştirilen çocuklar başarı duygusunu tam olarak tadamıyorlar.Ruhsal dünyalarında kendilerine güven duygusu besleyemiyorlar.Çeşitli sebeplerle sağlıklı olmayan psikolojik ruhi yapıya sahip olan gençler veya çocuklar okul başarısını yakalayamıyorlar.Mesela,aile içi kavgaların sık yaşandığı ailelerin çocukları yeterli ilgi ve sevgi göremedikleri için davranışları uyumsuz olabiliyor.Ya da büluğ çağı sorunlarının aşılmasında yakın aile desteği bulamayan gençler,yaşadıkları bunalımı çözmekte başarılı olamıyor. Okulda başarı için,öğrencinin verimli bir ders çalışma programına sahip olması ve onu uygulaması gerekiyor.Yüksek sınav kaygısı da başarıya engel oluyor.Yapılan araştırmalara göre;düzenli ders çalışan öğrenci,düşük sınav kaygısı yaşıyor.Ailenin,çocuğun seviyesinden daha yüksek başarı beklentisi içinde olması,çocuğu çalışmak için aşırı zorlaması,öğrencinin derse karşı sevgi ve ilgisini azaltıyor.Çalışmak onlara yük gibi geliyor.oysa yapmamız gereken,çalışmanın hayatın bir parçası olduğunu kavratmak olmalıdır. Aile,çocuğunu nasıl ders çalıştıracak? İlkokula giden çocuk için öğretmenin ders çalıştırma tavsiyeleri önemsenmeli,uygulanmalıdır.Bir konuyu ebeveyn ayrı tarzda,öğretmen ayrı tarzda öğretmeye kalktığında,çocuk istenen konuyu öğrenmede güçlük çekebilir.Okulların rehberlik servislerinden çocuğa uygun çalışma programı yapılması için yardım alınabilir. Kopya gibi dolambaçlı yollardan elde edilen başarı,aslında öğrencinin iç dünyasında acı bir tat bırakır.Başarı için sarf edilen emek ve zaman beraberinde iç huzuru getiriyor.Bu iç huzur gelecekteki başarı için basamak oluyor. Başarmak için gerekli bilgi ve beceriye,yani altyapıya sahip olmak gerekiyor.Öğrencilerin kişisel farklılıklarına göre aynı düzeyde başarı elde etmeleri için gösterecekleri gayret farklı oluyor.Başarmak için başarılı olacağına inanmak gerekiyor.Allah'a inanmak ve tevekkül etmek e başarı kazanmakta önemli rol oynuyor. İstediğiniz başarıyı elde etmeniz ve bu mutluluğu içtenlikle yaşamanız dileğiyle... |
GENÇLERE ÖGÜTLER Yukarı -Çalış,daima çalış,fakat hırsı bırak.Zira hırs,verimli çalışmanın,sağlık ve saadetin düşmanıdır. -Muvaffakiyetlerinle mağrur olma.Bil ki gurur,gelecekteki muvaffakiyetlerinin en büyük düşmanıdır. -Kimsenin cahilliğini yüzüne vurma.Bil ki insanları en çok kızdıran ve gücendiren,cahilliklerinin yüzlerine vurulmasıdır. -Çok konuşma.Yerinde ve özlü konuş.Kıymet ve tesir çok sözde değil,yerinde ve özlü sözdedir. -Dikkat et:Sözlerin ve yazıların kısa,açık ve manalı olsun. -Alçak gönüllü ol.Mütevazi insan,meyve ağacına benzer.Meyve dalının yere eğilmesi meyvesinin çokluğundandır. -Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol.Korkma,yerde kalmazsın. -Bir işe başladığın bir dersi öğrenmeye,bir kitabı okumaya koyulduğun zaman telaş edip sabırsızlanma.Sakin ve metin ol.Yol al,fakat acele etme.Sindirerek çalış ve öğren. -Verimli çalışmayı sakın iş üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de,eh bugün şu kadar saat çalıştım yetişir deme.Çalışmanın neticesinde ve öğrendiğine bak. -Boşuna iddia ve inat etme.Hakikati ara ve sev.Hakikat sevgisi,insan için,sevgilerin yükseğidir. -Kendine yapılmasını istemediğin bir muameleyi başkasına yapma.Ta ki başkası da sana karşı aynı şekilde hareket etmesin. |
VERIMLI DERS ÇALISMA METODLARI Yukarı 1-Şekilleri diziniz-terimleri yazınız.bu şekil çalışma birden fazla duyu organlarınızın çalışmasını gerektirdiğinden anlamanızı kolaylaştırır. 2-Not alma ve kaynaklarından bilgi toplamayı öğreniniz.Aklınızda kalmasını istediğinizi not ediniz,sözlük kullanınız. 3-Verimli okuyunuz.Okumanın en uygununu seçiniz.Başlamadan hazırlık yapınız.Nasıl okunacağını bilerek okuyunuz. 4-Hatırda tutmayı kolaylaştırınız.Konunun niçinleri üzerinde fazla durunuz.Öğrendiğiniz yeni düşünceleri sıralayınız.Konuyu canlandırmaya çalışınız.Terim-formül,tanım,kanun,ilke gibi açıklanması gereken konuları satırbaşından itibaren yazınız.Şiir,tiyatro eseri,nutuk gibi konuları bütünüyle okuyunuz.Dikkatinizi uyanık tutunuz.Yabancı kelimeleri yazınız.Belirli aralıklarla tekrarlayınız. 5-Çalışmayı dinlenme eşliğinde sürdürünüz.Çalışma sırasında kısa süreli dinlenmelere yer veriniz.Grup halinde çalışırken birbirinizi kırmayacak şekilde esprilere yer veriniz. 6-Öğretmeni ve öğretmenin dersini seviniz.Sevme insanda haz oluşturur.Haz halinde bulunan insanlar daha kolay öğrenir.Öğrenmeyi amaç edininiz. 7-Zamanı iyi değerlendiniz.Aynı zamanı yaşamanız mümkün değildir.Onun için her anınızı iyi değerlendiriniz. 8-Sınavlara hazırlıklı geliniz.Sınav sizin başarınızı değerlendirme işlemidir.İyi not alırsanız başarı zevkini tadar,mutlu olursunuz 9-Verimli çalışma alışkanlıkları: Belirli bir çalışma zamanınız olsun.Dikkat ve ilgi dağıtıcı şartlara aldırış etmeden çalışınız.Not alarak çalışınız.Konuları önceden gözden geçiriniz.Günü gününe çalışınız."Bir yazmak on okumaya bedeldir" ve "En silik mürekkep en keskin zekadan daha güçlüdür" sözlerini unutmayınız.
|
beynin sırları Yukarı Beyin hayatımızın en büyük, en önemli organı ve benliğimizin merkezidir. Kâinattaki en gelişmiş ve mükemmel yapı olan beyin, bütün hareketlerimizde, düşüncelerimizde, duygularımızda her zaman devrededir. Beynimiz olmasaydı, göremeyecek, hatırlamayacak, iletişim kuramayacak, hissedemeyecek, uyuyamayacak, vücut sıcaklığımızı bile tutamayacaktık. İnsan beyni kıvrımlıdır. Yaklaşık 2200 cm2 olan beyin yüzeyinin ancak üçte biri serbest yüzeyde, üçte ikisi ise, kıvrımların derinliklerindedir. Bu sebeple beyin yüzeyi kıvrım kıvrımdır. Bu sayede insan araç kullanır, ince işleri yapmak üzere baş parmak ve parmak kullanır, dil ve matematik sembollerle haberleşmeyi gerçekleştirir, zevk ve isteklerini, yani doyumlarını geçici de olsa bastırmayı mümkün kılar. Bu şaşırtıcı özellikler beyinde bulunan 100 milyar civarındaki sinir hücresinin (nöron) ve bu hücreler arasındaki hemen hemen sonsuz sayılabilecek iletişim ağının sonucudur. Beynin bunca fonksiyona sahip olması ancak bu iletişim ağının gelişmiş olması ile mümkündür. Nöron Bağlantısı Nöronlarla vücudun diğer hücreler arasındaki temel fark, her bir nöronun diğer bir nöronla büyük uzaklıklar boyunca hızlı ve doğrudan bağlantı kurabilmesidir. Tek bir nöron, verilerini yüzlerce veya binerce diğer nöronlardan alır. Gelen mesajlar ketleyici veya uyarıcı olabilir. Nöronların görevi, bu sinyalleri düzenlemektir. Nöronlar sürekli olarak bir oy sayımı yaparlar. Bununla birlikte beyin bir bilgisayar ve aksonlar da tel değildir. Bir sinyali sinopsa ani bir elektrik akımıyla değil bir başka yöntemle iletirler; bu, hayret veren bir kimya yoludur. Yaprakların güneş ışığına doğru uzanması gibi, bir nöronun lifleri (dendrite) doğru aksonu araştırırken dışarı doğru büyür ve bağlantı kökleri gibi aksonlar da dışarı verdikleri enerjiyi almaya uygun nöronlarla bağlanana kadar ortalıkta el yordamıyla dolaşırlar. Nöronlar doğru “adresi” bulmada ve doğru tertibatla bağlantıya girmede inanılmaz şekilde kusursuz hareket ederler. Bilgi, akson boyunca aşağıya sinapsa, bir diğer nöronla özelleşmiş bağlantı noktasına aktarılır. Sinapslar yoluyla herbir nöron, yüzlerce nörondan bilgi alabilir. Kafatası Zırh Gibi Beyin dar bir rafa sıkıştırılmış, tepilmiş bir yorgan gibi durur. Parçalı kafatasının içinde bütün boşlukları en ekonomik şekilde dolduracak tarzda yerleşmiştir. 100 milyar hücreden oluşan 1.5 kilogramlık kütle, bu şekilde dar bir mekana sığar. Üstelik beyin en erken teşekkül eden organlardan biridir ve döllenmeden üç hafta sonra ana karnında maya tutmuş haldedir. Oluşum devresinde her saniyede tam 250 bin sinir hücresi teşekkül eder ve neredeyse sonsuz olan bağlantılar kuruldukça dış dünyadan bilgi içeriye girmeye başlar; dış dünyadan içeri girmeye başladıkça da muhtemelen bağlantılar daha hızlı kurulmaya devam eder. Böylelikle beyindeki 100 milyar nöron, hayret verici ve karmaşık yollarla birbirleriyle etkileşerek, görmeyi, hareket etmeyi, öğrenmeyi, hafızaya almayı ve düşünmeyi mümkün kılar. 100 milyar nöronun herbirinin ortalama 10 bin başka nöronla bağlantı içinde olduğu düşünülürse yaklaşık 100 katrilyon bağlantıya sahip, karmaşık bir şebeke karşısındayız demektir. Yalnız, bir muzun hoş kokusunu, limonun keskin kokusundan ayırmak için altı milyon beyin hücresinin harekete geçmesi gerekir. Beyindeki nöron sayısı da ilginç özellikler taşır. İstenildiğinde yeni nöronlar oluşturulamadığından vücutta gereken fazla nöron mevcuttur. Daha sonra onlar, fazla büyümüş bir ormanı seyreltmek gibi budanır. Vücutta, ihtiyacın yaklaşık iki katı nöron vardır. Üstelik, bilim adamlarının tahminine göre nöron sayısı, ile galaksimizdeki yıldız sayısı arasında bir eşitlikte mevcuttur. Nöronların fonksiyon sahaları da şaşırtıcı özellikler taşır. Nöronlar doğar, daha sonra esrarlı bir şekilde belirli görevlere has sınıflanır ve sonra da bağlantılar kurarken, merkezi sinir sistemi (MSS) büyür ve kendisini birbirinden oldukça farklı fonksiyonlara sahip altı temel alana ayırır. Hayvan Beyni Nöronlar, hayvan beyninin de ana özelliğini oluştururlar. Meselâ bir istakozun yalnızca birkaç yüz nörondan oluşan basit bir sinir sistemine sahip olduğu düşünülürse insan beyninin 100 milyar nöronlu yapısı akıllara durgunluk verir. Buna rağmen meselâ bir solucanın beyni basit sayılabilir mi? Çağımızın ünlü bilim adamı Stephan Hawking “Aslında hiçbir bilgisayar bir solucandan daha zeki değil.” demektedir. Yine “kuş beyni” der geçeriz. Halbuki “Baştankara” cinsi kuş, kışın soğuğuna dayanabilmek için fındık fıstık toplamak ve zamanı geldiğinde de yumurtalarını tam olarak nereye gömdüğünü hatırlamak zorundadır1. Bu kadar mükemmel beyine sahip olan insan bile anahtarını, gözlüğünü, cüzdanını nereye koyduğunu bazen unutabildiğini biliyoruz. Gövdeleri uçmalarına imkân vermek için olabildiğince küçük ve hafif olan Baştankaranın beyni de oldukça küçük ve bunun sonucu olarak da basit olmak zorundadır. Baştankara için mesele, bu ihtiyaç dahilinde beyinlerine daha fazla nöron eklenmesiyle çözümlenmiştir. Kuş beyninin hipo kampüs denilen bölümü-beynin hafıza depolamak ve uzak zamana ait öğrenmeyi gerçekleştirmek için önemli olan bölümdür -her Ekimde şişer. Geçen yılın hafızasına ait eski nöronlar ölür ve yeni nöronlar doğar. Bu, karalamalarla dolu eski not defterinin atılıp yeni yılın notlarını yazmak için yeni bir not defteri alınmasına benzer. Diğer hayvan türleri ve insan beyninin yeni nöron üretemediği göz önüne alınırsa bu gerçekten şaşırtıcı bir özelliktir. Darwin’in itirafı Beyin, gerçekten müthiş karmaşık ve hayranlık veren esrarengiz bir organımızdır. Beynin gördüğü fonksiyonları yapan bir bilgisayar üretilmeye kalksa, herhalde yerküremizin birkaç katı büyüklüğünde olması gerekecekti. Peki, böylesine mükemmel bir organ evrimcilerin iddia ettiği gibi tek hücreli canlıdan tesadüfen meydana gelebilir mi? Soruyu Darwin cevaplasın2: “Tanrının varlığı hakkında hislere değil akla bağlı bir başka nokta da, çok önemli bir konu olarak beni etkiliyor. Bu muazzam ve harikulade kâinatı, çok geriye ve çok ileriye bakabilme kabiliyeti bulunan insan da dahil olmak üzere, kör tesadüf veya zaruretin eseri olarak görmek çok güç, hatta imkânsızdır. Böyle düşününce bir dereceye kadar insanınkine benzeyen zihin sahibi bir ilk sebep aramak zorunda kalıyorum; bu bakımdan ateist sayılamam. Hatırladığıma göre, Türlerin Kökeni’ni yazdığım zaman bu inanç bende çok kuvvetliydi. O tarihten beri yavaş yavaş ve birçok dalgalanmalarla zayıfladı. Ama bu yeni şekilde de şu şüphe ortaya çıkıyor: Fakat, benim tamamiyle inandığıma göre, en aşağı hayvanlarınki kadar basit bir zihinden çıkmış olan bir akla, böyle büyük bir sonuç çıkardığı zaman, güvenilebilir mi? Böyle karmaşık meselelere en ufak bir ışık tuttuğumu dahi iddia edemem. Her şeyin başlangıcındaki sır, bizim için çözülemez bir halde duruyor.” |
Kendinizi kesfedin Yukarı İlk önce problemleri kaynağından çözmek lazım.Bu konuda problemler bellidir.Bir bilim adamının dediği gibi, "Bu yüzyılın en büyük keşfi, uzaya çıkmak ya da insanları kitleler halinde yok edecek silahları bulmak değil;insan beyninin işleyişini çözmek olmaktır!" Bir sürü genç başarısızlık nehrinde boğulmakta...Bunun kaynağına inmek lazım.Elektronik aletlerin eğer kullanma kılavuzu yoksa o aletin hiçbir değeri yoktur.Bunun için beyninde kullanma kılavuzuna ihtiyacı vardır. Mesela anneniz "mutfaktan tuzu getir!" dediğinde siz eğer bakmadan "Tuz yok!" derseniz,otomatikman sizin gözünüzle tuzluk arasına bir perde iner ve tuzluğu göremezsiniz! Öğrenci,"Ben neye sahibim,benim bilgisayarımın hard diskine neler yüklü ve ben hangi tuşla,neleri elde ederim?" sorusunun cevabını bilmek durumunda.Her birinin formülü vardır. Mesela çocuk kantinde oturur,siz çocuğa yaklaşıp omuzuna dokunup "koçum,senden çok şey bekliyorum." dediğiniz zaman,bu duygusal zekadır ve çocuğun çok şey anlamasını sağlar.Bir hafta sonra çocuğun ailesinden telefon geliyor:"Hocam,siz çocuğa ne yaptınız da bu kadar çok ders çalışıyor?Masanın başında o kadar çok kalıyor ki bazen annesi zorla kaldırıyor !" deniyor.Her insanda böyle dönüm noktaları olmuştur. Bazen bir bakış,bir dokunuş ve gülüş her şeyi değiştirebilir.Bundan sonra gönlünüzle görmeye başlarsınız. Beynin en çok zorlandığı şey konuşmaktır.Eğer çocuk konuşabiliyor,ilk ve orta okulu bitirmişse bütün mesele bu insanla doğru ve etkili iletişim kurmaktır. Çocuğa test mantığının kademe kademe verilmesi lazım."Şu soruda çıkacak soruların mantığını hedefledim,şundaysa çıkmış soruların mantığını veriyorum"diye,testteki hedefinizi belirlemelisiniz. ÖSS ADAYLARINA TAVSiYELER Yukarı *Testi bir yemek olarak düşünürsek öğrenci önündeki yemeğin malzemesini bilmeli ve ona göre yemeli. *Nasıl maça çıkmadan bütün şartları değerlendirmemiz gerekir ve koşuya,başlaman güneş de olabilir,yağmur da yağabilir;hatta koşunun başında ayağınız tökezleyebilir!Ama ne olursa olsun koşuyu tamamlamalısınız.Çalışmakta böyledir. *çocuk hayatında bir kere başarıyı tatmalı ve bu başarıdan dolayı takdir edilmelidir.Bu mutluluğu daha sonra bütün derslere taşıyabilirsiniz. *Bir dersin başına oturduğunuz zaman, en sevdiğiniz yemeğin başına oturmuş ya da sevdiğiniz bir dostunuzun sizi ziyaret etmesi gibi zevk duymanız lazım. Dogru Ders Çalısma Kuralları Yukarı Üniversite sınavında elbette bir endişe yaşanacaktır,yaşanmalıdır da.Ancak bunun makul ölçülerde olması ve sınava hazırlanmada teşvik edici rol oynayabilmesinin birkaç yolu vardır. Her gün düzenli şekilde yapılan 10-15 dakikalık beden egzersizleri,doğru ve tam nefes alma egzersizleri bunlardandır.Ancak kaygıyı azaltmada asıl etkili faktör,"kendine güven"dir ve bu da kolay kazanılan bir özellik değildir. kendine güvenin en önemli kaynağı yeterli ve doğru çalışmaktır. Üniversiteyi kazanan,özellikle istediği bir üniversiteye ve programa yerleşen yüzlerce öğrenciyi gözlediğinizde şunu göreceksiniz:Üniversiteyi çok zekiler değil,kazanmayı gerçekten çok isteyen ve doğru çalışmasını bilen insanlar kazanmaktadır.İşte bu iki husus sınavı kazanmanın sihirli anahtarıdır.Çok istemek ve bunu kendisi için istemek,doğru çalışma yaklaşımını uygulayabilmek. Üniversiteye girmeyi çok arzulamak sınavı kazanmanın en önemli şartıdır.Ancak kesinlikle yeterli şartı değildir.Doğru çalışmasını bilmek ve bu doğru çalışma yöntemini kullanmak da şarttır.Bakın "çok çalışmak" demedik,"doğru çalışmak" ifadesini kullandık.Bazı öğrenciler cidden çok çalışır.Bir günde 8-10 saat, belki daha fazla çalışan öğrencilere rastlamak mümkündür. Bunların bazılarının durumu; 2. viteste otomobilin gazına sonuna kadar basmak gibidir.Motoru dinlediğiniz zaman kendini parçalarcasına bir ses işitirsiniz.Ama otomobilin hızı 50-60 kilometreyi geçmez.Hararet yükselir ve motor aşınır. Bunda ısrarı sürdürürseniz,daha kötü sonuçlar ortaya çıkar.Bu cümleler ve verilen örneğin anlamı şu değildir:"Az çalış, günde 8-10 saat çalışmanın faydası yok."Bunu söylemek istemiyoruz.Söylemek istenen şey "Doğru çalış!" O halde nedir "Doğru çalışmak" Birçoğumuz bunun anlamını biliriz. DOĞRU ÇALIŞMANIN KURALLARI NELERDİR... 1-İster okula,ister kursa,ister ikisine birden devam eden bir öğrenci olun;mutlaka derslere bir ön hazırlık yaparak katılın. 2-Derslerde aktif olun.Soru sorun,anladığı ya da anlamadığı noktalarda öğretmenlerden geri bildirim isteyen bir öğrenci olun. 3-Derste mutlaka not tutunuz ve tuttuğunuz notları temize çekerek tasnif edip saklayın. 4-Derslerden sonra,derste işlenen konulara mutlaka tekrar göz atın.Arkadaşlarınızla tartışın. 5-Kendinize ait,kendi özel şartlarınızı da içine alan bir çalışma planınız mutlaka olsun.Bu çalışma planının yapılmasında rehber uzmanınızdan yardım alın.Çalışma planınızda çalışacağınız derslerin öncelikleri,süreleri,dinlenme ve eğlenme zamanları gibi parçalar bulunsun. 6-Kendinize ait çalışma odasına sahip değilseniz,sessiz ve sakin bir köşe de işe yarar.Bu çalışma mekanınız iyi ısıtılmış,sakin,gösterişten uzak,tablo ve posterlerin bulunmadığı,müzik seti ve tv nin bulunmadığı bir mekan olsun. 7-Yatarak veya müzik dinleyerek ders çalışmayın. 8-Çalışmaya ayırdığınız saati bölmemek için,çalışmalarınızda gerekli bütün malzemeleri önceden masanızın üzerine koyun. 9-İster sözel,ister sayısal öğrencisi olun ama mutlaka "roman" okuyun.Okuyacağınız romanın türü çok önemli değil.Sevdiğiniz bir konuda olabilir.Ama zamanınızın bir bölümünü mutlaka roman okuyarak geçirin. 10-Deneme sınavlarının puan olarak sonuçlarına çok aldırış etmeyin.Ancak hangi dersten kaç soru yaptığınıza özellikle dikkat edin.Böylece çalışma önceliklerinizi tespit etmiş olursunuz. 11-Bazı öğrencilerin gerek kendilerinin, gerekse anne-babalarının vicdanlarını rahatlatmak için yaptıkları bir yanlışı siz yapmayın:"En başarılı olduğunuz ve çalışmaktan en çok zevk aldığınız" derse ya da derslere çok çalışıp,sevmediğiniz ya da "ne yapsam zaten olmaz!" önyargısını geliştirdiğiniz derslerle ilgilenmemek ciddi bir hatadır.Bu hataya düşmeyin. 12-Sağlığınıza,beslenme düzeninize ve uyku alışkanlığınıza çeki düzen verin. Ve sonuç:Kazanmayı çok isteyin,doğru çalışın.Ancak bu sınavı hayatınızın ölüm kalım meselesi haline getirmeyin.Her zaman "bir daha deneme", "geçmişten ders alarak yeniden ve daha akıllı biçimde yeniden deneme" seçeneğini,küçücük de olsa aklınızın bir köşesinde tutun.Unutmayın ki üniversite sınavı bir "zeka testi" veya "kişilik testi" değildir. |